20 Haziran 2012 Çarşamba

Beyin ve Psikolojinin Muhteşem Dansı


Merhaba amına koduklarım heheh.


Sözlükten duyurduğum gibi yeni projelere atıldım. Psikolojik yazıyı bırakmamın sebebini yüzlerce hatta milyonlarca kez tekrar ettim, hatta şimdi de tekrar ediyorum amına koyim ; Bir kişinin savunmasızlığından ve çözümlenmiş psikolojisinden yararlanmak, yararlandırmak ve/veya ifşa etmek ağır suçlar teşkil eder. Neyse, gelelim konuya. İlk yazıdır bu okuduğunuz, onun için adam olun.


Sizlere önceden de bahsetmiştim bu konudan aslında, bu yüzden konuya pek yabancı değilsiniz diye umuyorum. 


Evet, İNSAN BEYNİ diyoruz...


Psikoloji ile ilgili yazı dizimde, bir beynin nasıl kontrol edildiği gibi konular vardı. Hatta kontrol etmeyi de paylaşıyordum fakat yasal engeller olduğunu avukatlar vasıtasıyla öğrendim geç olmadan. Bu beyin öyle bir varlık, organ (ya da ne derseniz amına koym heheh) ki, sizin sıçmanızdan tutun matematik sorusu çözmenize kadar hatta başka bir insanı kontrol etmenize ; madenlerin şeklini değiştirebilmeniz, camları kırmanıza kadar ucu açık işleri gerçekleştirir. 


İnsan beyni başlı başına gizli bir dünyadır. Ve insan beyni kainatın en büyük mucizesidir diyebiliriz. Hem de öyle bir mucizedir ki, bir yandan osbir çekip hayali seks yaşatıp, bir yandan da size cenabet olmanın pişmanlığını yaşatır. Gerçi bu cenabetken başa gelen olaylar kaderdir bence, neyse bunu gidin mahalle imamına sorun amk benim uzmanlık alanım psikoloji. İnsan beyninin üzerine en büyük nano araştırmalar yapılmaktadır, fakat hala büyük gizemini korumaktadır. 


Şu an beyin üzerinde yapılan araştırmalarda kullanılan teknoloji bir nevi nano teknolojidir. Ancak böylesine bir teknoloji bile beynin çok küçük bir kısmını çözebilmiştir. Ulan beyin, sana sesleniyorum buradan. Aslında sen bir şizofrensin, hatta şizofrenden daha öte bir şeysin. Çünkü bunları kendi kendine yapıyorsun. İşin gücün yok mu amk, git manita falan edin nedir bu esrarengizlik amınim. Neyse, senle daha sonra hesaplaşcaz olm.


Sizlere şu paragrafta beyinin aşık olma esnasında çalıştığını anlatıp geri devam edeceğim. Aşk bir kişinin beynindeki neo-korteks bölgesinde kişiyle ilgili ne kadar nöral ağ oluşturduğudur. Bir nevi, o kişinin sizi ne kadar düşündüğü ve sizinle neler yaşadığıdır. Nöral ağlar ise asla silinemez (kaza, travma gibi bir çok durumda özelliğini kaybedebilir; silinir demiyorum) bu da aşk acısı olmaktadır, geçmiş olsun. 


Beyin; vücut ısımızı dengeliyor görmemizi, işitmemizi, hissetmemizi, attırmamızı, hatta liseli tabiriyle “pLatoniq a$qh” kavramını bile sağlıyor. Düşünün yani, “erqen qibi yhazanLarın ßeyNi qac qiLoqram xd” diye yazan bir ergenin beyin miktarı ne derecede… Bütün bu duyuların kontrolünü sadece 1,4 KG ağırlığındaki beyin abi yapıyor. Bu piç öylesine karmaşık bir yapıya sahip ki, nasıl çalıştığına bırakın nano teknolojiyi; insanın kendi aklı bile yetmiyor amk. Araştırmacı uzmanlar “beynin ne yaptığını biliyoz, ne hareket yaptığını yorumluyooz, ama bi türlü ne yapacağını bilemiyooz yauu” diyor.


Şimdi birkaç cümle ile size beynin anatomik yapısını açıklayayım. Bu beyin dediğimiz götveren, vücuttaki oksijenin ve kanın %19,7’sini falan kullanıyor. Bunu hangi liseliye sorarsanız sorun bilir amk. Ancak ben istisnaydım lisedeyken, sonradan ilham mı geldi artık. İçeriğindeki proteinler, yağlar, 100.000 Mil uzunluğundaki damarlar, 100.000.000.000 sinir hücresiyle beynimiz, ayakkabılarımızı en son nerde çıkardık, en son kaç kilo sıçtık, onu bile hatırlatır bize.


Şu da ek bilgi olarak kenarda duruversin: ünlü fizikçi ve bizim daşşak konumuz Aynştayn (Einstein)’ın beyni yaklaşık 1230 gramdır. Aslında yetişkin bir bireyin beyni ortalama 1400 gramdır. Yani amele hesabıyla 5 elma veya 60 adet gdo’suz doğal domatesin ortalama ağırlığına eşit diyebilirük. Buradan bir ok çıkaralım; götünüze sokmam merak etmeyin amk. Yani feyste ergen ergen durum güncelleyenlerin kendini devaynasında görme sebebi aslında beyin miktarlarının 1400 gramdan fazla olduğunun göstergesidir. 
Gençler, ilk yazım olduğundan birazcık kısa kesmeyi planlıyorum. Gelecek yazılarda ortalığın amına koyacağız. Hayal edebilirsiniz, uçmak serbesttir. Peki biz bu beynimizi zinde tutmak için neler yaparız?


Soru: Slm cnm. Bnm bi sorm olcaktı. Bynimi znde ttmanın püf nktaları nelerdr???!?!?


Cevap: Ak sakallı pîr kocal bilmez ki hali nice, emek yimesin hacca ir gönül yıkarısa, bir kez gönül yıkdunısa bu kılduğun namaz değül, yetmi  iki millet dahi elün yüzün yumaz değül heheheeey!
Edebiyatım 2 olabilir ama 4 yıl üst üste proje yarışmasına katıldım amk naber?


Neyse, ergenimizin sorusunu cevaplayalım. İsviçreli bilim adamları diyor ki zihni aktif ve uyanık tutmanın beynin zinde kalmasına yardımcı oluyormuş. Böylece beynimizin düşünsel bölgeleri, muhakeme ve işlem yapma alanları ile görsel-uzamsal bölgeler gibi farklı alanları çalıştırır. Yoğun fiziksel faaliyetler beyni doğrudan olumlu olarak etkiliyor. Geceleri 6 ila 8 saat arasında uyu amk liselisi, yaz geldi diye amcık hoşaflığı yapmayın. Bol bol bulmaca çözün. Müzik dinleyin. Ha bi de kankalarınızın hayatlarını düzeltmeye çalışın, bu da beyninizi zinde tutar.


Beyinle ilgili bilgilendirme kısmı bitti, siz kağıt kalemi hala sıkı sıkıya tutun. Ve beni pür dikkat dinleyin. Sol taraftan uğultu geliyor; getirmeyin beni oraya amk.


PSİKOLOJİ diyoruz...


Şu an google dayıya "psikoloji" yazarsak tahmini 37 milyar site çıkar karşınıza. Ve hiçbiri hiçbirini tutmaz. Kaba taslak 37 milyar tane tanımla karşı karşıyasınız. Günde 50 tane okusanız, hadi 100 tane okuyun ; 370 MİLYON GÜN'de okursunuz hepsini. Ve asla doğru bilgiye ulaşamazsınız. Ki bu gün sayısı ise 308 bin 333 yıla denk geliyor, bok okursunuz amk. Siz onu bunu bırakın; sizlere 37 milyar kaynağın özetini geçicem. Hazır mısınız?


Evet, vikipedia bile yanlış bilmekte. Psikolojinin tanımı asla kesin bir tanım olamaz. Ve şimdi aranızdaki Ömer adlı troll çıkıp "saçmalama amına koyiim yeaaaa" diyecek. Onun hesabını kesmiştim, orda burda klavye spartacuslüğü yapıp durmasına karşı 4 sayfalık bir övgü metni hazırlamıştım. Ve benden öğrendiğiniz birkaç yüzeysel terimlerle bana ahkam kesmek gibi bir hakkınız yok. Bilirsiniz, blog sektöründe biz adamı belgelerle sikeriz.


Hala sinirliyim o kavata amk, neyse devam edeyim. Dediğim gibi, bu psikoloji denen illetin tanımı net bir şey değildir. Çünkü sürekli değişkendir. Yapılabilen en net tanım ise şudur;
"İnsan duygusal kontrolünü sağlayan, limbik ve neo-korteks bölgenin kontrolünü sağlayan algıdır."
Hiç yoktan ben öyle biliyorum, eheheh. Bir insanı psikolojisi kontrol eder, hatta arada bir psikoloji (arada bir ne amına koym?) r-kompleks bölgesine müdahelede bulunup davranışlarınıza, hareketlerinize etki eder. 


Buradan çıkaracağımız nedir? 


Psikoloji, insanın manevi beynidir. Ve bir kişinin psikolojisini çözerseniz, o kişiyi ele geçirmişsiniz demektir. Hem ciddi, hem de önemli bir şeydir psikoloji... Bir kişinin psikolojisinin çökmesi demek; dünyanın internet bağlantısının çökmesi gibidir. Tüm verilerle bağlantı kesilir, çoğu işlem durur. Hayat biter. Psikoloji de aynen böyledir, akıl hastaları kendilerini koruyamamasının nedenini anlamışsınızdır umarım.


Aklıma gelmişken de anlık durum değişmelerinde duygu kontrolünü de anlatayım. Çünkü az önce yanlışlıkla korkunçlu karıya tıkladım amına koyim heheheh. Psikolojik travmaların, tedavisel durumların oluşmasının en büyük sebeplerinden biri de anlık duygu kontrolüdür. Bir kişi mesela heyecanlı bir olaya odaklandıysa, beyin psikolojiyi heyecanlı bir olayı daha kolay neo-korteks bölgeye işlemesi için uygun hale getirir. Aniden gelen farklı bir duyguda ise beyin ne yapacağını şaşırarak durma aşamasına gelir, ve beyne yardımcı olması için çeşitli hormonlar salgılanır. Bu hormonlar, neo-korteks bölgeye ulaştığında ise psikolojik format değiştiği için beynin farklı bölgelerinde ani değişmeler olur; ki bu da korku, heyecan, öfke ve benzeri durumları doğurur.


Bir yandan da bana soru bombardımanı yapıyorsunuz amk, yazıya ne oldu diye. Bunun cevabını profilimde resmi açıklamada ve bu yazının başındaki paragrafta belirttim, hesapladım ve bunu size 779 bin 234'üncü söyleyişim oldu götelekler. 


Evet, yazı bitti. Fakat söyleyeceklerim bitmedi. 


Ben çok çabuk sinirlenirim; ki bu yüzden psikolojik tedavi görmüşlüğüm var. Bunları öğrenmek için ben eğitimimden, hayatımdan, sosyal çevremden ve saymadığım çok şeyden vazgeçtim. Ve Hala bunları götümden uydurduğumu söyleyenler var. 


Bana bak egosunu millete trollük yaparak tatmin eden sığır, sana meydan yarağı atarım. Sen hiç hipopotam taşağı yedin mi?


Herkese laf atabilirsin, insaflıdırlar. Tolerans gösterirler, iyi niyetli bakarlar. Fakat ben her gün sol taraftan kalkmayı refleks edinmiş bir adamım. Bana bir dersin, bir şey demem. Ancak üç olmasını da beklemem. Şu an bahçeye çıktım laptobu alıp, tuşlara vuruşumdan komşular rahatsız oldu hıyar oğlu hıyar.
Neyse, ebesinin amına kadar uzun bir yazı olmasa da çoğu şeye netlik getiren bir yazı oldu.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,


Mentalist Adam

1 yorum: